Ana sayfa Bilgi Moda nedir? En detaylı anlatımlarla modanın tanımı

Moda nedir? En detaylı anlatımlarla modanın tanımı

0
Moda

Moda kavramı, psikoloji, sosyoloji, tarih, ekonomi gibi birçok disiplin ile bağlantılı olarak açıklanabilmektedir. Bu nedenle tek bir çerçevede ele alınması mümkün olamamaktadır.

Fransızcası “La Mode” olan moda, Latincede “modus” yani oluşmayan sınır anlamına gelmektedir. İngilizcesi “fashion” olan kelimenin adet, usul, biçim, şekil, tarz, üslup, davranış, kibar sınıf hayatı, üst tabaka, yüksek zümre gibi birçok anlamı barındırmakta olduğu görülür. Türkçede moda kavramı batılılaşma ile birlikte kullanılmış olup, çoğunlukla Fransız kültürünün etkisinde kalmıştır.

Moda kelimesi zaman zaman giyim, giyim kuşam ve giyim eşyaları anlamında kullanılıyor olsa da aslında bunlardan çok daha fazlasıdır. Bu sözcükler sadece bazı somut nesneleri işaret ederlerken, moda soyut ve sembolik bir anlam taşır. Zaman zaman modanın yerine kullanılan tarz/stil sözcüğü ise “yaygın olan bir standart” anlamındadır. Bir diğer muadil kelime olan “vogue” yani “rağbet kelimesi modanın popülerliğinin geçici oluşuna işaret etmektedir.

Moda’nın çarpıcı tanımlarından birisi Flügel’e aittir. Flügel 1930’da yayımlanan “Giysilerin Psikolojisi” (The Psychology of Clothes) adlı kitabında, insan bilincinin giysiler vasıtası ile kendini nasıl dışa vurduğunu ortaya koymak istemiştir. Flügel’e göre moda, insanın kendi elleri ile büyüttüğü ancak anlamaktan daha çok inanmayı tercih ettiği gizemli bir tanrıça gibidir. Dolayısı ile insan göze çarpmak amacı içerisinde, en hızlı ve en yoğun biçimde modaya yönelirken modayı sorgulamaksızın hatta bir erdem olarak benimsemektedir.

Moda insanların sosyal sistem içerisinde birbirleri ile olan etkileşimlerinin ve iletişimlerinin bir sonucudur. Bu tanım moda ile ekonomi arasında kurulmuş olan güçlü bağın hem sebebine hem de sonucuna dikkat çeker. Sombart, 1967 yılında “Moda kapitalizmin en sevdiği çocuğudur” sözü ile birçok şeyi kısaca ifade etmiştir. Giyim bir metadır. Bu sebeple de moda ile ilgili araştırmalarda çözümleme birimi genellikle kıyafetler ve giysiler olmaktadır. Pek çok araştırmacı ne modayı giyimden ne de giyimi modadan ayırmazlar. Moda-biliminin yapmaya çalıştığı da tam olarak bu olmaktadır.

Moda, en genel anlamı ile bireyin kendisini idame ettirmek için sürekli bir yenilik arayışında olmasıdır. Dekoratif amaçlar doğrultusunda şeylerin dizaynını değiştirmektir. Moda, sosyal olarak değer biçilmiş bir üründür ve yine sosyal olarak onaylanmış kolektif davranış biçimidir. Bireylerin taşıdıkları stil günlük yaşamları içerisinde kendilerini ifade edebilmek amacı ile kullandıkları en önemli araç durumundadır.

Simmel, modanın tanımını yaparken sınıfların sahip oldukları farklılıklardan yola çıkar. Toplumsal sınıfların yaşamakta oldukları kent yaşamı içerisinde yabancılaştıklarına dikkat çeker ve bunun sonucunda içerisinde bulundukları toplumsal formlara uygun olarak moda etiketleri ve statüler yarattıklarını söyler. Bireyler kendilerini sosyal sistem içerisinde gösterirlerken ait oldukları grupların mesajlarını moda aracılığı ile duyurarak diğerlerinden ayrışırlar. Baudrillard’a göre de moda benzer şekilde, sosyal ayrımcılığı toplumsal sınıfların sosyal stratejisi eli ile inşaa ederek yönetir. Bu anlayış şekilci bir mantığa sahiptir ve ciddi bir sosyal atalet olarak mesleki, politik, kültürel boyutlarda kendisini gösterir. Nesnelerin, kıyafetlerin ve fikirlerin ani ve sık değişimleri ile bir illüzyon sergileyen moda, biçimsel toplumsal formlardan beslenerek söz konusu sosyal ataletin üzerini örtmek ister.

Veblen, 1957 yılında “Aylak Sınıfın Tüketim Etkinlikleri” başlığı altında ele aldığı moda olgusunu, modanın benimsenmesi ve kurumsallaşması çerçevesinde üç maddede değerlendirmiştir. Buna göre; 1) Moda, zenginliğin bir göstergesidir yani modaya uygun gösterişçi davranış kişinin zenginliğine işaret eder. Gösterişçi tüketim ile moda harcamaları iç içe geçmiş olup gösterişçi olmayan ürünlerin moda kapsamında değerlendirilmesi güçtür. 2) Gösterişçi tüketim sergileyen, şık, pahalı hatta kullanımı açısından az kullanışlı ama üst sınıfa ait olunduğuna işaret eden moda ürünlere sahip olan kişilerin serbest zamana sahip olan, para kazanmaya ihtiyacı olmayan kişiler olduğu mesajı moda aracılığı ile verilmektedir. 3) Moda güne uygundur. Bir diğer deyişle, bir şeyin moda olması onun şimdiki zamana uygun olduğu anlamına gelir.

Tüm bunlardan hareket ile Veblen’e göre, güne uygun olan gösterişli moda ürünleri taşıyan zengin kişi “Aylak Sınıf”ın bir üyesidir ve çalışmaya ihtiyacı yoktur. Aşırı fiziksel güç gerektiren bir işte çalışmasının mümkün olmadığı mesajını moda vasıtası ile vermektedir. Bu durum modayı takip edenler ve taşıyanlar ile diğerleri arasındaki bir sınıf ayrışmasının varlığına da işaret eder. Veblen’e göre moda sınıf ayrımını ortaya çıkartan, dışlayıcı veya kapsayıcı rol üstlenen bir araçtır.

Gösterişçi tüketim yaklaşımının sahibi olan Veblen’in önermesi Simmel’in önermesi ile benzerlik taşımaktadır. Buna göre insanlar toplumsal sınıflarına ve hatta sınıf içerisinde sahip oldukları konumlarına uygun biçimde rekabet etmektedirler. Sahip oldukları moda ürünler onların rekabette kullandıkları statü sembolleri, ayrışma araçlarıdır. Sosyolojik tüketici davranışları üzerine yapılan araştırmalar bu önermelerden etkilenmişlerdir. Modanın işlevinin açıklanması için son derece elverişli bir zemin sunmuş olan Veblen ve Simmel’e ait önermeler birçok farklı araştırmaya yön göstermeye devam etmektedir. Veblen’e göre modanın işlevselliği giysinin iffet ve korunma odaklı temel işlevselliğinden oldukça geniş bir bakış açısı ile ele alınması gerekir. Soyut bir yapıda olan modanın işlevselliği somut bir ürün olan giysi gibi ürünlerin işlevselliğinden farklıdır.

Toplumsal sınıfların ortaya çıktığı biçimsel kent yaşamı yaşamı sembolik statü göstergesi olan moda ürünleri aracılığı ile dayattığı sosyal ataletin yanı sıra değişim illüzyonu sunmakta ve gösterişçi tüketim, beğeni gibi kavramları öne çıkartmaktadır. Modanın işlevselliği ile ilgili olan bu ve benzeri konular bilincin kullanımının merkezde olduğu duyu bilim kapsamına girmektedir.

Veblen, beğeniyi harcama kavramı temelinde birbiri ile iç içe olan üç madde altında değerlendirmiştir. Bunlar, gösterişçi tüketim, gösterişçi israf ve gösterişçi serbest zamandır. Gösterişçi tüketim ve gösterişçi israf hemen hemen aynı noktaya işaret ederler. Her ikisinde de kişi para harcayarak kendi gücünü ve üstünlüğünü sergilemek amacındadır. Birisinde moda ürünlerinin sembolik anlamları ile etki yaratılması hedeflenirken gösterişçi israf ise kişinin sahip olduğu refah seviyesinin öne çıkartılmasına dönüktür. Öyle ki, hibe, bağışlama gibi tasarruflar da gösterişçi israfa dahil edilebilmektedir. Gösterişçi serbest zaman ise kişinin aylak sınıfın bir üyesi olduğuna dair izlenimleri kapsar. Kişi hiç de rahat olmayan ancak son derece pahalı, lüks ve üst sınıfa ait olunduğu mesajları içeren ürünleri tercih eder. Beğenileri aracılığı ile kendisinin para kazanmak için ağır işlerde çalışamayacağı ve sıradan gereksinimlerden uzak olduğu mesajını verir.

Moda, kişinin diğerlerine sunmak istediği imajını yansıtabildiği kamusal tüketimdir. Bu tanım, kamusal tüketim, imaj ve diğerleri ile iletişim olmak üzere üç bileşene vurgu yapılmıştır. İlk bileşen olan kamusal tüketim gösterişçi tüketim rolünü öne çıkartırken kişinin, tüketim davranışları ve beğenileri vasıtası ile girdiği rekabeti, diğerleri üzerinde bırakmak istediği etkiyi ele alır. İletişim bileşeni modanın kolektif yapısını ve mesajların alınıp verilmesine dairdir. Tüketim aracılığı ile kurulan iletişim toplumsal normların toplumu oluşturan bireyler arasında paylaşımıdır. Bu paylaşım modanın hem üretimini hem de tüketimini belirler. Son bileşen olan imaj bileşeni ise, bireylerin toplum içerisindeki yerlerini pekiştirme, onaylanma, öne çıkma, fark edilme, ayrışma, saygı görme, kültürlü, zarif, şık veya çekici görünme gibi birçok farklı sebep ile iletişimde kullandıkları sembolik tüketim örüntülerdir. Moda bu imajın iletilmesidir.

“Çekici” kavramı kişinin bir nesne veya özneyi estetik bulması ve bundan haz duymasını ifade edebilen önemli bir kavramdır. Moda, kitleler tarafından çekici bulunacak erkek dişi modelleri öne sürerek “belirli tiplerin benimsenmesini” sağlar.

Estetik ve güzel olmayanın bile “güzel” imajı ile pazarlanıp satılabilmesi, Brown’ın “Beyin Yıkama” adlı kitabında aktarmış olduğu propagandanın kullandığı dil ve yöntemler ile mümkün olmaktadır. Brown kitabında söz konusu propaganda uygulamalarının kitleler açısından rahatsız edici olmak bir yana aksine kabul gören bir durum haline gelmiş olduğundan bahseder. Moda, propaganda dilinin başarılı bir kullanıcısıdır.

Kullanmakta olduğu propaganda dili moda araştırmalarını halkla ilişkiler, reklam ve tanıtım alan yazını ile buluşturur. Propaganda dili bazı kelimeleri tercih etmediği için onların yerine yenilerini üreten bir dildir. İsimleri değiştirerek durumu daha kabul edilebilir hale getirir, gizler. Moda da kullandığı bu dil sayesinde materyalizm yerine üründen hoşlanma, beğenme, keyif alma kavramlarını öne sürerek bunların masumiyetine kitleleri inandırır. Güzel olmanın gerekliliğine ve bunun temel seçim kriteri olduğuna kitleleri ikna eder. Moda propaganda usullerinden “yalan”ı da kullanmaktadır. Görselin gerçeğin yerine geçebildiğini savunur.

“Tekrar etmek” de modanın kullandığı propaganda usullerdendir. Buna örnek olarak ilk akla gelen belirli dönemlerde belirli bazı saç sakal modeline sahip dizi karakterlerinin sık sık gösterilmesidir. Moda “iddia eder”. Aksini tercih edenler modanın iddiasından uzaklaşır ve gözden düşerler. Hatta yine propaganda usullerinden birisi olarak modaya uymayanlar “düşman olarak benimsenir” çünkü artık toplumun gerisinde kalmış kişilerdir. Moda propaganda usullerinden otoriteye sığınmayı da kullanır. Çünkü belirlemiş olduğu çizgisi ile denetleyici rol üstlenmekte ve bu şekilde otoriteye hizmet etmektedir.

 

BeğenmedimBeğendim (No Ratings Yet)
Loading...

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here