Ana sayfa Bilgi Yunan mitolojisinden Orestes ve Elektra’nın hikayesi

Yunan mitolojisinden Orestes ve Elektra’nın hikayesi

0

Orestes ile Elektra’nın, babaları Agamemnon’un intikamını almalarını konu alan öykü, Antik Yunan’da oldukça yaygın görülen bir efsanedir. Aiskhylos, Sophokles ve Euripides gibi yazarların, bu efsaneyi farklı anlatımlarla olsa da tragedya eserleri haline getirmeleri bunun kanıtı niteliğindedir. Birçok farklı tragedya tarafından ele alınması, söz konusu mitin halk arasında da en fazla bilinen mitlerden biri olduğunu düşündürmektedir. Efsanenin başkarakterlerinden olan Elektra, psikanalizdeki Elektra Kompleksi tanımına ismini vermiştir ve bu sebeple efsanenin günümüzde de bilinir konuma geldiği söylenebilir.

Yunan mitlerinde Elektra ismini taşıyan birden çok karakter bulunmaktadır. Ancak bu adı taşıyan en ünlü kişi, Agamemnon ile Klytaimestra’nın kızı olan Elektra’dır. Homeros destanlarında adı geçmeyen Elektra, tragedyaların ise en ünlü ve en çok sözü edilen kahramanı olarak dikkati çeker. Aiskhylos’un “Agamemnon”, Sophokles’in “Elektra”, Euripides’in ise hem “Elektra” hem de “Orestes” adlı tragedyalarında rol alır. Bu tragedyalarda Elektra, insanlar üstü bazı yasaları korumayı ve bazı ilkeler adına kendi kendine harekete geçmeyi göze alabilen güçlü bir kadın karakterdir. İsminin anlamı “ışık, aydınlık” ile ilişkilendirilse de, eli kana bulandığı, annesini öldürtmek gibi korkunç ve doğanın yasalarına aykırı bir eylemde bulunduğu için karanlık ve karmaşık bir kişiliği temsil etmektedir. Bu sebeple tragedya yazarlarını çekmesi, büyülemesi ve karakterini çeşitli yönlerden ele almayı esinlemesi şaşılacak bir durum değildir. Öyküsü ise, babası Agamemnon’un Troya Savaşı’ndan döndükten sonra, annesi Klytaimestra ve onun aşığı Aigisthos tarafından öldürülmesiyle başlar. Babasına oldukça bağlı olan ve bu cinayet sebebiyle annesinden nefret eden karakter, erkek kardeşi Orestes’i, babalarının intikamlarını alması için yetiştirir. Orestes’in önce Aigisthlos’u sonra da annesini öldürmesine yardım eder. Efsanede Orestes’in anne katili olmasıyla öyküsü devam ederken, Elektra’nın rolü burada bitmektedir. Söz konusu eylemden ötürü pişmanlık duymayan Elektra, kan davasının en belirgin simgelerinden biri olagelmiştir.

Orestes ile Elektra’nın, İphigeneia adındaki kız kardeşleri Agamemnon tarafından, Troya’ya sefere çıkamadıkları için tanrıça Artemis’e kurban edilmiştir. Elektra mitinde anlatıldığına göre anne Klytaimestra, kızını kurban ettiği için Agamemnon’a çok sinirlidir. Bu öfke, eşini, savaştan döndükten sonra aşığıyla bir olup öldürmesinin sebebi olarak gösterilmektedir. Agamemnon’un ölümünden sonra, Miken Krallığı’nın hâkimiyeti, onu öldüren Klytaimestra ve sevgilisi Aigisthos’a geçmiştir. Söz konusu eylemden ötürü Elektra, küçük erkek kardeşi Orestes’i, bir gün babalarının intikamını almak üzere dönmesini tembihleyerek ülkeden uzaklaştırır. Zira Agamemnon’un erkek çocuğu, Klytaimestra ve yeni kral olan Aigisthos tarafından bir tehdit olarak görülecektir ve Elektra da kardeşini korumak ister.

Krallık Klytaimestra ve Aigisthos’a kaldıktan sonra Elektra, kraliyet sarayında tasalı bir hayat sürmeye başlamıştır. Onu yaşama bağlayan tek şey, kardeşini bir erkek olarak, babalarının intikamını almak üzere Miken koridorlarında görme ümidi olmuştur. Annesinden yalnızca acımasız bir düşmanlık gören Elektra, kendi evinde babasının katilleriyle oturup onlara hizmet etmekteydi. Agamemnon’un tahtında krallara layık bir rahatlık içinde Aigisthos oturuyordu. Elektra onun, evin koruyucu tanrılarına, akrabasını öldürdüğü aynı noktada şaraplar adadığına şahit olarak kahroluyordu. Çaresiz biçimde kardeşi Orestes’in dönüşünü beklerken, bu şekilde yıllar geçmişti. Orestes ise, kız kardeşi tarafından kaçırılırken, zamanı geldiğinde ülkeye geri döneceğinin sözünü vermişti.

Orestes delikanlılık çağına geldikten sonra, Dephoi kâhinine giderek ona babasının katillerinden öcünü alıp almaması gerektiğini danışmıştır. Zeus tarafından Delphoi’de yetkilendirilen tanrı Apollon, genç adamın babasının intikamını alması gerektiğini söylemiş, intikamından vazgeçerse toplumdan uzaklaştırılacağını, tapınaklara girişinin yasaklanacağını ve tüm bedenini bir küf yığınına dönüştürecek olan cüzam hastalığına yakalanacağını bildirir. Ayrıca, hiç kimseden yardım almadan babasının katillerinden intikamını alması gerektiğini de ekler. Apollon son olarak Orestes’e, akraba katillerini cezalandıran periler olan Erinylerin saldırılarına karşı kendisini savunabilmesi için boynuzdan yapılmış bir yay verir. Diğer yandan Orestes’in, intikam eylemini gerçekleştirdikten hemen sonra Delphoi’ye geri dönerek Apollon’un koruması altına girmesi gerekmektedir.

Elektra ve Orestes’in, Khrysothemis isimli bir kız kardeşleri daha bulunmaktadır. Efsanede, Agamemnon’un ölümüyle başa geçen Aigisthos’a ve annesine karşı, kardeşleri gibi bir eyleme geçtiği görülmemektedir. Efsaneyi konu alan tragedyalarda da pasif bir konumda olan Khrysothemis, annesine ve kralına itaat etmeyi sürdürdüğü ve isteklerine karşı çıkmadan onlara hizmet ettiği söylenebilir. Bu etkin olmayan ve boyun eğen kişiliğinden ötürü, kız kardeşi Elektra tarafından çokça eleştirilmektedir. Orestes, Apollon’dan öğütler aldıktan sonra geldiği ülkesinde Elektra tarafından sevinçle karşılanmıştır ve ikili intikam planlarını yapmaya koyulurlar. Ancak Khrysothemis, kardeşlerinin intikam planlarına dâhil olmaz.

Orestes, kız kardeşi Elektra ile yaptıkları intikam planı sonrası annesini de öldürmesiyle, Atreusoğullarının zincirleme suçlarını sürdürmüştür. Üzerindeki tanrı lanetini ise kendi dramıyla sona erdirecektir. Bu efsaneyle alakalı tragedyalarda, Elektra ile birlikte başrolü paylaşan kahramanın öyküsü de bu kaynaklara dayanmaktadır. Orestes evinden uzaktayken, yıllarca Phokis kralı Strophios’un konuğu olmuştur. İntikam için Miken topraklarına döndüğünde ise yanında kralın oğlu Pylades de vardır. Onunla birlikte, kendilerini Phokis’ten gelen iki haberci olarak tanıtıp saraya girmişler ve Klytaimestra’ya Orestes’in öldüğünü söyleyerek onu kandırmışlardır. Daha sonra Orestes, kendisini Elektra’ya tanıtır ve iki kardeş birlikte intikam planını uygulamaya koyarlar. Öncelikle pusuya düşürdükleri Aigisthos’u öldüren Orestes, daha sonra da annesini, onun tüm yalvarmalarına karşın Aigisthos’un cesedinin üstünde öldürür. Annesinin kanını döktükten sonra ise, intikam perileri Erinyler tarafından saldırılara maruz kalır. Sonunda Delphoi’ye dönüp Apollon’un korumasıyla onlardan kurtulsa da, Atina’da Athena’nın yargıçlığında kurulan bir mahkemede yargılanması gerekmektedir. Bu mahkemede Athena’nın kararıyla günahlarından arınır ve Erinyler ile olan kan davası da bu şekilde sonuçlanmış olur.

Euripides’in Orestes’in öyküsüne özel bir yaklaşımı vardır. Bu yaklaşım, mitin ahlak dışı özelliğini açığa çıkararak kötülüğü eleştirdiği belirli bir entelektüel amacı yansıtmaktadır. Orestes ülkesinden sürülür, çünkü annesini öldürmüştür. Bu eylem, ilahi olduğu düşünülen bir eylem olarak onun “mitik biyografisinin” merkezinde bulunmaktadır. Euripides’in tragedyası, bu eylemin insanlık etiği bakışına göre uygun görülmediğini ilan eder niteliktedir. Orestes’in suçunun korkunçluğu, mitin beklenen sonunun, yani ülkesine dönen prensin tahtı ele geçirmesinin gerçekleşmesine de engel olmuştur.

Annesini öldürdüğü için ülkesinden kaçmak durumunda kalan ve Erinyler’den köşe bucak saklanan Orestes, sonunda Delphoi’ye varıp Apollon’un korumasına girdikten sonra diğer tanrıların da onun akıbetiyle ilgili devreye girdiği görülmektedir. Erinylerin şikâyeti üzerine Zeus, Athena’yı söz konusu suçlarından ötürü Orestes’i yargılaması için görevlendirmiştir. Atina’da kurulan mahkemede, Erinyler’den ve geride bıraktığı günahlarından kaçarken çektiği acıların, onun için yeterince ceza olduğunu belirten Orestes, aynı zamanda bu eylemler için Apollon’un iznini aldığını da belirtmiştir. Apollon’un da söz alarak Orestes’i desteklemesi sonucu Orestes günahlarından arındırılmış ve Erinylerin baskısından kurtulmuştur.

Bütün bunlar göz önüne alındığında oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmış olan efsane, anlaşıldığı kadarıyla anneyi aile içinde oldukça önemli bir konuma getirmiştir. Herhangi bir aile içi tartışmada Apollon’un rahipleri ve Zeus’tan doğan Athena’nın (eski anaerkil dine ihanet eden tanrıçayı temsilen) rahipleri tartışmayı sonlandırmak durumunda kalmıştır. Orestes’in annesini herhangi bir mahkemeye çıkarmadan, yalnızca öç amaçlı öldürmesinin ardından, Yunanistan’ın en saygıdeğer mahkemelerinden birinde aklanması bu rahipler sayesinde gerçekleşmiştir. Bu mahkemede Zeus’un da desteklediği Apollon’un bizzat olaylara karıştığı görülmektedir. Anneliğin babalıktan daha kutsal olduğu şeklindeki dini geleneği değiştirmek de ilk ve son olarak bu rahiplerin düşüncesi olmuştur.

Psikanalizde, kız çocuğun annesine olan sevgisizliğini adlandırılması için bir kaynak görevi de gören Elektra’nın efsanesi, aslına bakıldığında daha çok erkek kardeşi Orestes’in, annesine ve onun aşığına olan kininin büyümesini ve sonunda cinayetle sonlanmasını konu almaktadır. Anneye olan düşmanlığın psikanalizde Elektra kompeksi olarak adlandırılmasına ön ayak olan efsanenin, daha sonra birçok farklı bakışa sahip tragedyaya konu olması açısından da düşünüldüğünde, Yunan Mitolojisi içerisinde önemli bir yeri vardır.

BeğenmedimBeğendim (No Ratings Yet)
Loading...

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here