Ana sayfa Bilgi Clement Greenberg kimdir?

Clement Greenberg kimdir?

0

20. Yüzyıl ortası sanat eleştirisinin yepyeni boyutlar kazandığı bir dönemdir. Bu dönemde yaşamı ve yapıtları ile dönemin ruhunu adeta kendi bünyesinde taşıyan bir isim olarak Greenberg‟i anlamak gerekir.

Greenberg 1909 yılında Amerika’da New York Bronx’ta doğmuştur. Yahudi bir ailenin dört çocuğundan en büyüğüdür. 1929 yılında başlayan Dünya Ekonomik Bunalımı diğer adıyla Büyük Buhran zamanında New York’tadır. Syracuse Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı okumuş, buradan 1930’da mezun olmuştur. 30’ların sonunda etkisi daha ağır hissedilen ekonomik kriz başlangıcı olarak Amerikan Borsası’nın çöküşü gösterilse de tüm dünyada 50 milyondan fazla kişinin işsiz kalmasına, sanayi ve tarımda çöküş yaşanan bu dönemin oluşmasında pek çok etkinin olduğu anlaşılabilir. Greenberg aynı yıllarda geçimini sağlamak için kendi çabaları ile öğrendiği Latince ve Almanca‟dan çeviriler yapmakta ve Art Students League isimli seminerleri takip ederek sanat eğitimi almaktadır. Okulun ardından farklı işlerde çalışan Greenberg, 1934 yılında California’da evlenir, 1937 yılında gümrükçü olarak çalışır ancak sanat üzerine yazılar yazmayı ihmal etmez. Bir kaç yılın ardından aile hayatı yürümez ve boşanıp New York’a geri döner.

2. Dünya Savaşı sonrası Greenwich’e taşınır. Commentary Magazine’de editörlük, The Nation’da ise eleştirmen olarak görev alır. Greenberg, savaş sonrası Greenwich’e göç eden Amerikalı olmayan çoğu Avrupalı sanatçı, edebiyatçı ve entelektüellerle tanışır. New York artık “Avrupa’dan Amerika’ya göç eden sanatın başkenti” dir. Greenberg‟e göre de bu değişim Amerikan Sanatının gelecekte etkin olacağının alt yapısını oluşturmaktadır. Savaşın galibi olacak ABD sanat ve kültür hayatında da galip gelecektir. Arshile Gorky (1904-1948), David Smith (1906-1965), Willem de Kooning (1904-1997) ve Jackson Pollock (1912-1956) gibi Avrupalı sanatçılar Greenberg’in görüşlerini paylaşırlar. Pollock’un ressam kişiliğini ve eserlerini yakından inceleyen Greenberg, resim tekniği olarak Action Painting ve Soyut Dışavurumculuk akımlarını tanıtıp isimlendiren ilk kişidir.

1961’de yayınlanmış yazılarından oluşan antolojisi “Art and Culture” yayımlanır. 1962’de yakın olduğu ressamlardan Morris Louis (1912-1962) ve 1965’te heykeltıraş David Smith’in (1906-1965) ölümü üzerine eserlerine doğrudan müdahalede bulunmuştur. Bu durum, sanat eleştirmeni, sanatçı ve sanat eseri arasındaki sınır ve ilişkilerin yeniden sorgulanması ile sonuçlanır, tartışmalara sebep olur. Greenberg‟e o dönemde eserlere müdahalede bulunması sonucunda pek çok eleştiri ve soru yöneltilmiştir. Smith heykellerinin boyalarını sökmesi ve doğrudan müdahalede bulunması konusunda yalnızca “Daha iyi görünüyorlardı” açıklamasını yaparak, dönemin sanat eleştirmeni, sanatçı ve eserleri arasındaki sınırları adeta ters yüz etmiştir. 1964’te dönemin pop-art sanat ortamından ressam, Ellsworth Kelly (1923- 2015), Frank Stella (1936) gibi öncü sanatçılarla Geç Resimsel Soyutlama (Post- Painterly Abstraction) başlığı altında Los Angeles Sanat Müzesi’nde bir gösteri hazırlar. Sanat eleştirmeni olarak yazmayı hiç bırakmayan Greenberg 1994’te New York’ta yaşama veda eder.

Greenberg‟in çalışmaları özellikle 2.Dünya Savaşı sonrasında dikkat çekici ve dönüştürücü bir şekilde sanat hayatına girer. 20. Yüzyıldaki değişimin ana faktörü olan iki dünya savaşı elbette sanat hayatını da köklü bir şekilde etkilemiştir. Paris‟in savaşın başlamasından 10 ay gibi kısa bir zaman sonra işgal edilmesi merkez Avrupa‟da sanat ortamını da sanatçıları da olumsuz yönde etkilemiş ve New York uzak kıtada yeni bir fırsat şehri olarak görülmüştür. Bu değişim Greenberg‟in çalışmalarının siyasi ve sosyolojik eksenini oluşturur. Savaş sonrası sanatın merkezinin Paris‟ten New York‟a taşındığını duyuran ve bunu yaparken de siyasi ve toplumsal koşulları analiz eden yine Greenberg‟tir. Bu durum sadece Greenberg’in değil başka eleştirmenlerin de dikkatini çekmiştir. Örneğin, Harold Rosenberg (1906- 1978) tarafından kaleme alınan 1940 tarihli La chute de Paris (“Paris‟in Düşüşü”) başlıklı çalışma, tam olarak dünya sanat merkezi şehrinin el değiştirmesinden bahseder. Ayrıca Rosenberg, Greenberg‟in hem sanat ve toplumsal görüşlerini takip etmiş eleştirmenler arasındadır. Elbette Greenberg‟i özel yapan yalnızca bu siyasi olayların takip ve analizini yapması değil aynı zamanda yarattığı özgün eleştirmen kimliğidir. Eleştirmen olarak, 1939’da Partisan Rewiew’da yayınlanan “Avant-Garde and Kitsch” yazısı ile tanındığını yukarıda belirtmiştik. Kendisini, “Ben kendimi halk içinde eğittim ama siz kendi başınıza sanat eleştirisi yapıyorsunuz. Bu okulla olacak bir şey değil, benim sanat zevkime hep sonsuz güvenim oldu” ifadeleri bir anlamda akademik eleştiriye karşı bayrak açar. Kişisel fikir, beğeni ve yorumların üst düzey önemsendiği bir sanat eleştirisi algısının da yaratıcısı olarak, eleştirmenlik kimliğini yenilemiştir.

Her ne kadar açık ve yalın bir biçimde kendi yaklaşımını ifade ettiyse de Greenberg‟in biraz çelişik fikirleri olduğu da görülür. Çünkü yukarıdaki ifadesine göre sanat, okuldan alınacak eğitimle değil bizzat kişinin üstlendiği bir gelişim süreci sonunda elde edilen bir uğraştır. Eğitilmemiş bir sanat algısı, bilgisi ya da görüşü kabul ettiği bir durum değildir. Greenberg‟in sanatı günlük yaşamdan ayırmak isteği de bilinir. Oysa kendi ifadesine göre kendini halk içinde eğitmiştir. Buna göre sanat, gündelik hayatta öylece var olabilen bir yapıda değildir. Öyleyse, bir yandan halkı ve gündelik hayatı uzak tutan bir yandan da asıl eğitimin alınacağı yer olarak gösterilen iki farklı yaklaşım söz konusudur. Belki de Greenberg çelişik gibi görünse de aslında yine son derece kişisel bir pencereden sanatla olan ilişkisini kendine has bir şekilde ifade etmektedir.

BeğenmedimBeğendim (No Ratings Yet)
Loading...

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here